Geçen hafta yağan yağmurdan sonra gökkuşağını gördüm. Sonra bir an farkettim ki uzun zamandır başımı kaldırıp gökyüzüne bile bakmıyorum. Hayatı yakalayacağım derken, bazen yaşamayı kaçırıyorum.
Bir de bu sıralar ülkemin içinde bulunduğu güvensiz ve her insanın tedirgin olduğu durum canımı çok yakıyor. Bu dünyada sevgiyle yapacak milyon tane güzel şey varken, insanoğlunun yıkıcı olmasını aklım hiç almıyor. Ve en kötüsü elim kolum bağlı hissetmem.
Aşağıdaki satırlar bir Hitit duasıymış, sanırım hepimizin biraz yavaşlamaya ihtiyacı var.
Yüreğimin atışlarını düşüncemin sakinliğiyle rahatlat.
Zamanın sonsuz görüntüsüyle hızımı azalt!.
Bana, güncel kargaşanın ortasında,
Tepelerin ölümsüz sakinliğini ver…
Bir çiçeğe bakmayı,
Eski bir dostla sohbet etmeyi ya da yeni dost edinmeyi,
Yolunu kaybetmiş bir köpeği okşamayı,
Ağ yapan bir örümceği izlemeyi,
Bir çocuğa gülümsemeyi, İyi bir kitaptan birkaç satır okumayı anımsat her gün bana Tanrım…
Bana her gün tavşan ile kaplumbağanın hikayesini hatırlat ki,
Yarışın her zaman hızlılık demek olmadığını,
Hayatta hızı ölçmekten daha fazlasının
Olduğunu bileyim…
Heybetle yükselen meşe ağacının
Dallarına bakabilmek için kafamı kaldırayım,
Onun ulu ve güçlü olmasının nedeninin
Yavaş ve sağlıklı büyümesi olduğunu bileyim.
Bana ilham ver Tanrım…
Köklerimi,
Yaşamın katlanılan değerler toprağının
derinliğine göndermek,
Kaderimdeki yıldızlara doğru daha çok
Büyüyebilmek için…
Yavaşlat beni Tanrım!
Sabırla ve sevgiyle.