Anne olmaya alışmaya çalışarak geçen iki buçuk ayın ardından kucağımda kızım ile yazıyorum bu kez. Tecrübem ve bilgilerim sıcakken, aklımdaki ilk hali ile doğuma hazırlık hakkında yazmak istedim. Sonrasında İngiltere’de doğum ve lohusalık hakkında da yazıp seriyi tamamlamayı umuyorum. İngiltere’de hamilelik süreci ile ilgili yazıya da yine bu seride bulabilirsiniz.
Başlamadan evvel ilk netleştirmek istediğim her gebelik sürecinin, doğumun, bebeğin ve ebeveynliğin biricik ve tek olduğu, yazdıklarımsa tamamen benim kendi tecrübelerim. İçinden işinize yarayacak birşeyler bulursanız da ne mutlu bana 🙂
Bugün bundan bir yıl kadar önce hamileliğimi yeni öğrendiğimde olaya sadece tıbben yaklaştığımı görüyorum. Şimdiki bilgilerim ve tecrübem ile de hamilelik sürecinin ve doğum hazırlığın dört önemli aşaması var diyebilirim. Ve önem sırasına göre aşağıdaki şekilde sıralayabilirim.
- Zihinsel hazırlık
- Doğru doğum destekçilerini seçmek
- Lohusalığa hazırlık
- Fiziksel hazırlık
Azdan çoğa doğru bir sıra ile de kendimce bu maddelerden bahsedeceğim.
Fiziksel hazırlık
Doğum fiziksel olarak oldukça uzun ve yorucu bir süreç. Benim sancılarımın başlaması ile bebeğimizin dünyaya gelmesi arasında tam 20 saat geçti ve bu ortalama bir zaman, özellikle ilk gebeliklerde çok daha uzun sürebiliyor(ve bu da normal :))
Bu uzun maratona güzel bir hazırlık yapmak gerektiğine inanıyorum. Ben fiziksel olarak kendimi aktif tutmak için hamilelik boyunca pilates ve canım doulam Nilüfer’in vesilesi ile de hamile yogasına başladım. Neredeyse hiç bel ve sırt ağrısı yaşamadım diyebilirim. Bunun dışında zaman ilerledikçe yürüyüşleri arttırdım ve sona doğru pilates topu en büyük kankam olmuştu. Doğumu kolaylaştırmak ve kalça mobilitesini arttırmak için tavsiye edilen bütün hareketleri uyguladığımı hatırlıyorum 😀
Bunlarla birlikte beslenmeme de elimden geldiği ve kendi doğru bulduğumca dikkat edip temiz beslenmeye çalıştım. Arada gelen hamur işi ve tatlı krizlerini görmezden gelebiliriz 😛 Ve özellikle beslenmenin çatlakları önlemede önemli olduğunu düşünüyorum.
Son fiziksel hazırlık ise bir doğum planı hazırlamak ve bunu doktorunuz, ebeniz ve doğum destekçileriniz ile paylaşmak. Burada doğum planı hazırlamak sürecin bir parçası olduğu için ben ebem ile konuşarak planımı hazırladım.
Lohusalığa hazırlık
Lohusalığa hazırlık doğuma hazırlığın içinde ne alaka diye düşünenler olabilir, ben de onlardan biriydim. Hatta kadınlar olarak bu konuyu fazla abarttığımızı o kadar da zor olamayacağını düşünüyordum. Hatta doulamın doğumdan önce bu konudaki eğitiminde içimden okadar da zor değildir yea beni pas geçer zaten demiştim. Tahmiminden çok daha zor bir 6 hafta geçirdim.
Yeri gelmişken lohusalık da öyle 40 günde oldu bitti bir süreç değil. Evet doğumdan 6 hafta sonra bir rahatlama ve alışma geliyor ancak bebekle ilgili her konu gibi lohusalıkta tek ve biricik.
Hazırlık yapılması gereken EN EN EN büyük alan ise sizi anlayıp destek olacak, size bir süre bir prenses gibi davranacak bir destekçiler. Doğum sonrası en önemli şey bebek gibi görünse de bence anne ondan çok daha önemli. Anneye yeterli ve iyi bir bakım verildiğinde onun bebeğe bakım vermesi, bağ kurması kendiliğinden kolaylaşıyor. Ve zor anlarda sizi yüreklendirip, sorularınızı cevaplayacak bazen de ağlayıp zırlamalarınızı dinleyecek dostlar, başka can lohusalar ve doula. Yazının farklı yerlerinde doula yazıp durdum ve nedir diye merak ediyorsanız bir sonraki başlıkta onu da açıklığa kavuşturacağım.
Doğumuma yakın artan korona vakaları ve yeni varyant sebebi ile ailelerimizi çağıramadık ve benim tek fiziksel destekçim eşimdi. İlk 6 hafta işinden uzun bir izin alıp bana prensesler gibi bakmasını hayatım boyunca asla unutmayacağım. Ara sıra annem yanımda olsun başımı okşasın isteyip gözümden yaşlar süzüldüğünde onu da eşim yaptı. Doulam emzirme ile başlayan, pes edip umutsuz olmak üzere olduğum ya da bazen resmen zırıldadığım her konuda beni yüreklendirdi bazen de gerçekçi şekilde konuştu. Annem yanımda olamasa da telefonla beni sakinleştirdi. Ve canım kuzenim de aynı yollardan geçtiği için en büyük destekçilerimden oldu.
Ah bir de kendime deyim yerindeyse bir ‘kabile’ buldum. Aynı yollardan geçen kadınların bir arada olduğu, doğumlar için dualar edilen, anneliğe geçişin kutlandığı ve eski hayatın yasını tutarken yargılanmadan korkmadan paylaşımda bulunup içimizi açabildiğimiz… Çoğumuz yakın zamanlarda doğum yapmış kadınlarız. İçlerinden üniversiteden bir arkadaşım hemen hergün konuştuğum lohusa kızkardeşim oldu ve böyle böyle normal hayata uyum sağlamaya başladım.
Doğru doğum destekçilerini seçmek
Doulam Nilüfer ile tanışana kadar, kadının doğurduğunu değil doktor ve hemşireler tarafından doğurtulduğunu düşünüyordum. Yani sanki asıl işi doktor yapacak da ben yardım edeceğim gibi geliyordu ama anladım ki:
Doğum kadının işi.
Doğumu yapan kadın dışında o an odada bulunan herkes benim gözümde artık doğumun destekçisi. Ve anne adayı olarak bu sorumluluğu alıp aktif olarak rol almaya gönüllü olmak gerektiğine inanıyorum.
Doğru destekçilerin de doğumda ciddi bir rolu var. Ben yine çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi ile bir doula ile çalışmaya karar verdiğimde hamile bile değildim. Tanım olarak doula, dula diye okunan ve doğuma destek veren kadın anlamına gelir. Bir sürü doğumda bulumuş; fiziksel, duygusal ve bilgisel destek veren bu konuda eğitimli kişidir. Gerçek manada ise süreçteki en yakın arkadaşınız belki sırdaşınız ve sonunda artık ailenizden biridir. Yine hem korona sebebi ile hem de doğumda sadece bir destekçiye izin verilmesi sebebiyle biz Nilüfer ile online olarak çalıştık. Son görüşmemizde bizi çok iyi tanıyan ve hep yanımızda olan ömürlük bir dost kazanmıştık. İki kişilik konuşuyorum çünkü benim kadar eşime de destek verip hem doğuma hem de ebevenliğe güzel bir giriş yapmamızı sağladı.
Bütün bunlarla birlikte doğum yapacağınız hastane ve sağlık ekibi de en önemli seçimlerden. İngiltere’de gebelik takibi ve doğum süreci ebeler tafarından götürülüyor, ciddi bir sorun olmadıkça da doktor görmüyorsunuz. Doğumda da hamilelikte olduğu gibi doktoru çok kısa ve bir kere gördüm. Türkiye’de arkadaşlarımdan gözlemlediğim kadarıyla doktor seçimi oldukça önemli. Ben şanslıydım, kadınlarla çevrili bir doğum ortamım vardı ve bu oldukça destekleyici, güçlü hissettirdi. Doktor seçmem gerekseydi doğal doğumu destekleyen bir doktor bulur, kendi doğumuma sahip çıkmak için gerekli araştırmayı yapardım. Gerekirse hastane ve doktor değiştirmekten çekinmezdim. Sanırım anne adayı olarak bilmemiz gereken en önemli şey sorgulama, sorma, istemiyorsak söyleme hakkımızı bilmek, gerekirse de biraz zorla almak ve içimize sinmeyen hiç bir şeyi yapmamak.
Zihinsel hazırlık
Bütün anlattığım şeylerin içinde burası en önemli kısmı (Burası çokomelli :D). Hamile olduğumu öğrenip bulantılardan kurtulduğumda aklıma ilk düşen soru ‘Ne kadar canım acıyacak?‘ oldu, zaten Nilüfer ile tanışmam da onun doğum ağrısı algısı atölyesi ile oldu. Bakış açım o atölye ile değişti, bu sayede doğumda kalbimden geçen şekilde herhangi bir ağrı kesici almadan devam etme şansım oldu. Ağrı kesici almam gerekedebilirdi, isteyedebilirdim burada söylemeye çalıştığım aslında zihinsel hazırlığın önemi. Zihnim artık gelecek dalgalara, sancılara ya da adına siz ne demek isterseniz ona hazırdı.
Doğum yaklaştıkça nefes egzersizlerini arttırdım ve odaklanmamda çok büyük artısı oldu. Doğumun ilerleyen fazlarından olan kadının içine döndüğü kısımda çok faydasını gördüm. Odada eşimde dahil herkesi unutmuş sadece nefese, kendime ve bebeğe odaklanmıştım. Bunun dışında sevgili Gökşen’in yoga dersinde yaptığımız meditasyonların da çokça faydası oldu.
Benim zihinsel hazırlarımdan biri de düzenli olarak yürüyüşlerde dinlediğim pozitif doğum olumlamaları oldu. Çıktığım her yürüyüşte bunun bana iyi geldiğini keşfettim ve doğum sürecinde kulağımda aynı sesler yankılanıyordu.
Korkularımı eşimle ve doulamla açıkça konuşmak da zihinsel hazırlık süreçlerinden birtanesiydi. Böylece bazen korktuğum şey olursa ne yaparız kısmına hazırlanıp zihnimi rahatlattık bazen de bunu olursa konuşalım dedik akışa bıraktık. Korkuların dile gelmesi bile yük alıyor insanın üzerinden gerçekten.
Pozitif ve güzel doğum hikayeleri dinlerken negatif olanlardan uzak durmaya gayret gösterdim. Beni ihtiyacım olduğunda yüreklendiren insanlarla konuştum.
Ve bütün bunlarla birlikte aslında de farkettim ki kadınlar olarak yüzyıllardır doğuruyor, bütün bir insan neslinin devamını sağlıyoruz. Benden önceki her kadın gibi bunu yapacak gücüm ve kapasitem var. Zaten bedenim de doğurmaya bebeğim de doğmaya programlı. Her şeyi planlamaya alışmış taraflarımızı kenara bırakıp kaosu kucaklayınca akışta her şey kendiğilinden oluyor. Doğum ilkel ve çok çok doğal bir şey. Sanırım onu karmaşık yapan her şeyi karmaşık yapmayı seven bizleriz. Bu farkındalık da zihinsel hazırlığımın en önemli kısmını oluşturuyor. Benim bu noktaya gelmem içinse yukarıda saydığım hazırlık kısımlarını deneyimlemem gerekti. Bu arada bunca şeyden sonra da doğumum hiç planladığım gibi gitmedi, su da ve doğum merkezinde olacaktı ama kendimizi hastanede ve kontrol altında bulduk ama işte olayda buydu. Kaosa hazırlıklı olup geleni kucaklamak, bunu yaparken sorgulamak ve içine sineni yapmak.
Bonus: Yazı bitince aklıma geldi, benim bu süreç ile ilgili bir keşkem var o da emzirmeye daha iyi hazırlık yapmış olmak. Her ne kadar kaynaklara baksam da emzirmenin ilk haftası emek isteyen bir süreç ve daha hazırlıklı olmayı dilerdim.
Yazıyı sonlandırırken en büyük teşekkürüm eşime, bir an bile elimi bırakmadığı için; sonra doulam Nilüfer’e beni şehirli Gülistan’dan uzaklaştırıp iç güdülerini dinleyen Kadın Gülistan ile tanıştırdığı için, sonra kabile başkanı gibi olan sevgili Gökşen’e anneliğe geçişte desteği için, son olarak da canım kuzenim Ülker’e her konuşmamızda pozitif tecrübesi ve tavrı ile beni hep yüreklendirdiği için.
Son olarak bunu okuyan hamile kadınlara şeklinden bağımsız(vajinal ya da sezeryan) su gibi bir doğum diliyor, kabileye hoş geldin diyorum 🙂
Sevgiyle.
Not: Bir de kaynaklar kısmı eklemeye karar verdim, okuduğum kitaplar ve yazıda bahsettiğim bütün bu bilgilerimin kaynakları olan isimleri aşağıda da bulabilirsiniz.
- Doğum ve lohusalık doulam Nilüfer
- Gökşen ile anneliğe geçiş
- Kitap tavsiyesi 1: Ina May’ın Doğuma Hazırlık rehberi
- Kitap tavsiyesi 2: Kalpten Bağlı
- Kapak fotoğrafı Rebekah Vos on Unsplash.
En son not 😀 : Yeni anneysen ve eklemek istediğin bir şeyler olursa yorum olarak bırakabilirsin, kim bilir başka birine şifa olur yazacakların.