Bu yazıda elimden geldiğince İngiltere’de hamilelik sürecini özetlemeye çalışacağım. Kendi tecrübemi anlatacağım için ülkenin bazı yerlerinde uygulamalarda ya da kurumlarda farklılıklar olabilir.
Gebelik testini yaptınız ve çift çizgi! Tebrikler! Akabinde yapmanız gereken ilk şey bağlı olduğunuz GP’ye yazmak.(GP için bizdeki sağlık ocağına denk, sizin bölgenizdeki sağlık kurumu diyebilirim.) Onlar da sizi en yakındaki hastaneye yönlendiriyorlar ve çok karışık olmayan bir form dolduruyor ve hastanenin sizinle irtibata geçmesi için beklemeye başlıyorsunuz. (Bu arada dilerseniz başka bir hastaneyi seçmeniz ve kendi kendinize iletişime geçmeniz de mümkün) Tabi ki pek çok şey gibi bu iletişim de posta ile gerçekleşiyor 🙂
Ben formu doldurduktan yaklaşık bir hafta sonra öncelikle beni tebrik eden akabinde süreç ile ilgili bilgilendirme, ilk randevularımın tarihlerini de içeren bir kaç sayfalık bir mektup aldım. Hemen gelin kan testi ile gebeliği kesinleştirelim gibi bir şey beklerken ilk görüşmenin 8.haftada bir ebe ile olduğunu öğrendiğimde sistemin benim beklediğimden çok daha farklı olduğu anlamıştım.
İlk randevu: 8.Hafta Ebe Görüşmesi
Bu görüşme yaklaşık 1, 1-5 saat civarında ve sadece sizinle olan bir ilk görüşme. Genel bilgilerinizden tutun da ailenizin sağlık geçmişine kadar bütün hikayenizi alıp sizi süreç hakkında bilgilendiren bir ebe ile görüşüyorsunuz. Siz de kafanızdaki bütün soruları sorabiliyorsunuz. Yine aynı görüşmede sizinle ilgilenecek ebe grubu, bütün takibinizi yapacak olan size atanmış ebenin bilgileri ve doktorunuz ile ilgili bilgileri alıyorsunuz. Benim gittiğim hastane bütün bu sistemi güzel bir mobil uygulamaya taşımışlar ve takibim de onun üzerinden gerçekleşiyor. Kan tahlilimden, bebek ile ilgili bilgilere her şeyi ben de görebiliyorum.
Bu görüşmede bebeği görmeyi ya da kalp atışını duymayı beklemeyin, 12. haftaya kadar düşük riski yüksek olduğu için kimse sizi çok ciddi olarak hamile gibi değerlendirmiyor. Bebeğiniz ile tanışacağınız ilk yer 12.haftadaki utrason.
İlk buluşma ve diğerleri: Ultrason tarihleri
Arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarı ile Türkiye’de her ay kontrolleriniz oluyor ve bu sırada doktor ile birlikte bebeği her seferinde ultrasonda görüyorsunuz.
Burada toplamda 3 kere ultrasona giriyorsunuz. 12.haftada kalp atışları için, 20.haftada herhangi bir anormallik olup olmadığını anlamak için ve 36.haftada ne kadar büyüdüğünü anlamak için. Elbette bir sağlık sorunu görürlerse ya da takip gerektiren başka bir durumunuz varsa bu sayılar artıyor.
Bu arada bir problem yoksa ilgilenilmiyor gibi hissetseniz de eğer ufacık bile bir sorun varsa titizlikle inceleme ve takip yapıyorlar. İngiltere sağlık konusunda problemleri olan bir yer olarak bilinse de gebelik ve doğum konusunda iyi iş çıkarıyorlar, haklarını yiyemem.
Canım ebeler: Belli aralıklarla ebe görüşmeleri
Belli sıklıklarla size atanan ebe ile görüşmeleriniz oluyor. Pandemi dolayısı ile de bazı görüşmeler telefon üzerinden de gerçekleşiyor. Genel olarak kan ve idrar testleri, doopler cihazı ile bebeğin kalp atışının dinlenmesinin yanı sıra nasıl hissettiğinizi, ve evde şiddete maruz kalma gibi bir durumunuzun olup olmadığınızı da soran psikolojinizle de ilgilenen bir kontrol oluyor.
Biz bunların dışında günlük hayattan da sohbet ediyor, havadan sudan da konuşup gülüşüyoruz 🙂 Bazen bir konu için endişeli girdiğim odadan genelde gülerek ve çokça rahatlamış çıkıyorum. Türkiye’deki sisteme göre fazlaca rahat bir gebelik takibi gibi göründüğünün farkındayım ancak bunun doğal bir süreç olduğunu ve rahat geçirilmesi gerektiğini düşünüyorlar ki ben de katılıyorum. Yine bu görüşmelerde aklınıza takılanları sorabiliyorsunuz, ancak diyelim ki gün içerisinde sizi endişelendirecek bir şey oldu mesela bebeğin hareketlerinde bir azalma farkettiniz. O zaman da ilk yapmanız gereken hamilelik danışma hattını aramak.
Hamilelik danışma hattı
Bu 7/24 açık olan ve uzman ebelerin telefona cevap verdiği bir danışma hattı. Kafanıza takılan, sizi endişelendiren, üzen ya da bir problem olduğunu düşündüğünüz her konu için burayı arayabiliyorsunuz. Onlar da sonraki adımda yapmanız gerekeni size söylüyor. Ya gerekli kişileri size ya da sizi gerekli kişilere yönlendiriyorlar.
Peki doktor bu işin neresinde?
Hamilelik süreciniz sağlıklı bir şekilde ilerliyorsa, hatta doğumunuzda oldukça doğal şekilde seyrettiyse hiç doktor görmeden bu süreci tamamlamış olmanız oldukça olağan. Ben süreç boyunca geçmiş bir sağlık sorunum sebebi ile takip edildiğim bir sorunun sonucunu konuşmak için sadece 1 kere doktoru gördüm 🙂
Ancak yine aynı şeyi söyleyeceğim eğer takip gerektiren bir durumdaysanız konuyu çok ciddiye alıyorlar. Uzun uzun kontrollerinizi yapıp değerlendiriyorlar. Bu da bana göre sağlık sistemini gereksiz yükten kurtarmanın yolu ve uygulamaya hak veriyorum.
Doğum esnasında da aynı durum geçerli. Eğer komplikasyonlu bir doğum olacaksa, sezeryan olacaksa ya da müdahale gerekiyorsa doktor elbette hemen orada ancak her şey normal seyrindeyse ebeler yönetimindeki bir doğum biriminde doğum yapmanız mümkün. (Doğum kısmına başka bir yazıda tecrübe ettikten sonra değineceğim)
Sezeryan demişken…
İngiltere’de sezeryan oranı %25 ile Avrupa ortalaması olan %28’in altında. Zaten sezeryanı doktordan talep etmek gibi bir durum söz konusu değil. Gerçekten bunu gerektirecek sizinle ya da bebekle ilgili sağlıksal bir durum olması ve doktorun bunu gerçekten gerekli görüp sizinle konuşması gerekiyor. Bu arada %25 oranının çok yüksek olduğu ve bunun %10 civarında tutulması gerektiği hep bir tartışma konusu. Ben de yüksek olduğu konusuna katılıyorum ve bunun bir dünya problemi olduğunu da düşünüyorum. Doğumun doğallığına bu kadar müdahale etmek son yıllarda hızla artış gösteren bir şey ancak bu da bir başka yazıda ele alınacak kadar uzun bir konu.
Peki şeker yüklemesi?
Yine adını arkadaşlarımdan duyduğum şeker yüklemesi testi burada yapılmıyor. Düzenli kan, idrar testi yapıldığı ve bebeğin büyümesi kontrol edildiği için eğer gebeliğe bağlı bir diyabet sorunu varsa bu veriler teşhis için yeterli oluyor ve bu testi burada gereksiz buluyorlar.
Fazladan yapılan ve en çok üzerinde durulan tek test down sendromu ihtimali testi ve 20. haftadaki ultrasona da bu yüzden oldukça özen gösteriyorlar. Burada oranın yüksek çıkması durumunda fazladan testler de duruma eklenebiliyor. Bir de kan uyuşmazlığınızın olması durumunda bebeğin kan grubunu tespit eden bir test yapılıyor.
Eğitim şart
Hamileliğinizin 34.haftasından sonra da bağlı olduğunuz hastanenin doğum ve emzirme ile ilgili yaklaşık 10-12 saat süren eğitimleri oluyor, dilerseniz onlara katılmanız mümkün. Zaten ebeniz de sizi buna hem kayıt hem de eşinizle birlikte katılmanız için teşvik ediyor. Bu derslerde doğum ağrısı algısından emzirmeye, ağrı ile başa çıkma yöntemlerinden hastanede sizi nelerin beklediğine kadar bilgileri alıyor ve sorular sorabiliyorsunuz. Tabii korona yüzünden bunlar da tamamen online şekilde devam ediyor. Genel olarak beni neyin beklediğini ve ihtimalleri bilmeyi de faydalı buluyorum.
Benim için buradaki sistemin olumlu ve olumsuz tarafları ile yazıyı sonlandırayım. Başlarda fazlaca rahat bulduğum sistem gebeliğin ortasından sonra bana oldukça iyi geldi. Gereksiz yere endişelenmiyor, hamileliği doğal şekilde yaşadığımı düşünüyorum. Zaten hamile bir kadın için endişelenmek çok çok kolayken takibinizi yapan insanların güler yüzlü, ilgili ve rahat olması anne adayı için rahatlatıcı bir şey. Olumsuz yönü ise yukarıda bahsettiğim hamilelik hattına ya da ebenize ulaşmak bazen beklediğiniz kadar hızlı olmayabiliyor. Bu da can sıkıcı ve gerici bir kaç saate yada bir güne sebep olabiliyor.
Eğitimlerde öğrendiğim şeyleri ve kendimi doğuma hazırlarken neler yaptığımı da farklı iki yazıda paylaşacağım. 9 ay içinde inanılmaz şey öğrenip bakış açım pek çok yerde öyle değişti ki yazmazsam çatlarım! 😀
Sonraki yazıda görüşmek üzere,
Sevgiler.
Photo by Bonnie Kittle on Unsplash. Thank you.