Bir kere yurt dışına çıkanlar halimden anlayacaktır. Geri geldiğinizde sancı gibi zaman zaman gitmek arzusu dolar insanın damarlarına kan yerine. Eğer hayatın telaşına kapılırsanız zamanla rutine alışır ve unutursunuz; ancak iyi dostlarınız varsa unutmama konusunda biraz şanslısınız demektir! Ben şanslı olanlardanım, kendim için kendime ayırabileceğim son uzun vakitte soluğu bu kez Erasmusla Avrupa’da alacağım 🙂
Şuan rutin hazırlık aşamalarındayım, tabii ki bir ton belge işlemi, vize evrakları atılan imzalar, araştırılan biletler, gezmek için çizilen rotalar, çalışmak için yapılan planlar ve daha neler neler <3
Belge işlemlerini detaylı bir yazıda anlatabilirim belki, ama internette zaten biraz araştırma yaparsanız bununla ilgili bir ton kaynak mevcut. Ben daha çok hislerden, yaşayacaklarımdan alacağım tadı; olur da bir gün ben de unutursam diye kendime hatırlatmak ve biraz da çocuklarıma okutmak için yazıyorum 🙂
Evet yolculuk Portekiz, Porto’ya… İşini kurmuş, düzenini kısmen oturtmuş ve rutin hayata geçmiş bir insanım. Duyanların bazen anlam veremediği, kimisinin çok zor bulduğu, kimisinin takdir ettiği ve kimisinin luzumsuz tabir ettiği bir girişimin parçasıyım <3 Buralar ayrı bir kategori yazı dizisi olabilir! Sadece şirket kuracak parası olan ve şirket kuran gençlerin cesareti. İş sıkıntılı bir süreç, insan bazen çok bunalıyor bazen çok yoruluyor ama aslında en güzel yanı bir hikayeniz oluyor. Dediğim gibi sanırım burası başka bir zamanın konusu olmalı.
—- Makaleyi yazmaya ara vermişim! —
Yaklaşık bir ay önce başlığını atıp yazmaya koyulduğum bu makaleye ancak devam edebiliyorum. Vize bekleme aşamasındayım gidişime 28 gün var, vize için başvuralı da 2 haftayı biraz geçiyor. Bu aralar biraz garanticiyim! Nasıl olsa çıkar dediğim vizenin hala elime ulaşmamış olması azıcıcık tedirgin ediyor. Yine de sanki gidişim kesinmiş gibi nasıl çalışırım, nasıl gezerim, neler yaparım, neler götürsem telaşı sardı ve bir de sevdiklerimle vedalaşmalarım. Şuan satırları ofisimizden yazıyorum. Ben insanlara ve eşyalara çabuk bağlanıyorum, biliyorum kötü bir özellik! (Okul bittiğince okul hayatım boyunca kullandığım toshibam bozulduğunda çok ağlamıştım:) ) Sonuç olarak burayı, ofisin kahve kokusunu, çalışma masamı ama en çok birlikte mesai yaptığımı arkadaşlarımı özleyeceğim. Yazıya ait olan resimde özlersem bakayım diye ofisten!
İnsan yeni bir yere gideceği zaman kendi kendine bir takım kararlar alıp kendine yazılımcı diliyle “upgrade” yapmaya karar veriyor. Elbette benim de kendim için kararlarım var. Önceki deneyimim gerçekten kendimi nadir takdir ettiğim yerlerdendir, iyi bir azim ve disiplin örneği gösterip günde 12 saate kadar çalıştığım; prensipler edinip hiç taviz vermediğim bir tecrübem olduğu için umutluyum 🙂 Bunları da zaman zaman sizinle paylaşacağımı düşünüyorum. Ve bir kere en önemlilerinden birini sizinle paylaşayım: Düzenli blog yazacağım!
Gitmek ile ilgili kararın kolay olduğunu, nasılsa sen gidiyorsun burda kalanları düşünmüyorsun diyenlere yüz yüze verdiğim cevabı bir de burdan vereyim. Kimsenin sizi tanımadığı, dilini bile doğru dürüst bilmediğiniz, başınıza neler gelecek emin olamadığınız, kısıtlı mali bütçeniz ve yüreğinizde özleyeceğiniz bir dolu insan ile gitmek hiç kolay değil emin olun.
Şimdilik satırlar bu kadar, gerisine vizem gerçekten çıkınca devam etmek istiyorum, umarım uçak gününe kadar onaylarlar! Ah burdan yetkililere seslensem beni duyarlar mı dersiniz ? 🙂
Sevgiler.