İlk yazımda Nantucket‘ da olduğumu yazmıştım. Kısaltmasının ACK olduğunu çok çok sonra öğrenip (acı bir itiraf :hatta bu süreç zarfında neden acaba her yerde ACK yazıyor diye düşünüyordum 😀 ) yazımı geçirdiğim doğa harikası yer. Travel esnasında her yerin yeşil olsa da Nantucket’ ın ayrı bir zarafetinin olduğunu açıkça gördüm. Sokaklardan yerdeki döşemeli tarihi taşlara, marinasından sahiline…
Kısacık bir teknik bir kaç bilgiyle gözlemlerime geçeyim Massachusetts eyaletindeki Cod Burnu’nun 48 km kuzeyinde yer alıyor. Tatilcilerin uğrak yeri desem yalan olmaz. Haftada en az 1 kere bardaktan boşanırcasına yağan yağmur etrafı yemyeşil yapan etken. Burasının doğal olarak kalmasına okadar özen gösterilmiş ki herhangi hazır yemek zincirlerinden hiç birinin bölgeye girmesine izin verilmemiş hatta sadece yemek değil market dışında hiç bir mağaza şubesi bile mevcut değil.
Sokalarda çok çok eskiden kalma taşlar town’ın havası bozulmasın diye değiştirilmemiş. Geçmişe o kadar değer veriliyor ki evlerin yapısı bile buna uygun, yüksek herhangi bir yerleşim söz konusu değil.
Herkesin birbirini tanır gibi bir hal içinde olması ilk dikkatimi çeken şey oldu. Büyük şehrin kalabalığından uzak tatilcilerin mekanı zaten. Tanımadığım insanlara “Hi!” demek hobim olmuştu 😀
Sanırım en büyük keyfimiz birlikte çalıştığım arkadaşlarımla marina’ya oturup gün batımını izlerken kahve içmekti. Oradaki gün batımına ait tonları daha önce hiç görmemiştim. Şehir merkezlerinde yaşayan Work and Travel öğrencilerinin belki oldukça hareketli zamanları olmuştur ama biz doğa tatili ortamında zaman geçirdik şikayetçi de değilim.
Aklıma gelmişken Nantucket için Herman Meville’ nin MobyDick kitabının geçtiği bölge gibi bir şeyler duymuştum ne kadar doğru bilmesem de öyle paylaşmak istedim 🙂
Yabancılar için soğuk, misafirperver değil, konuşkan değiller… gibi tabirleri gitmeden önce çok duymuştum. Zaten Work and Travel hakkında da bir ton hurafe dolaşıyor hep ortalıklarda hemen sakın inanmayın. Amerika zaten her yerden gelen insanların olduğu kozmopolit bir yapıda olduğu için başka başka ülkelerden de arkadaşlarım oldu. Kimse öyle soğuk falan değil hatta insanlık olayını çözmüşler diyebilirim. Hava alanına ilk indiğimde kime ne sorsam yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar.
Ülkemiz hakkında da özellikle İstanbul’u bilip oldukça seviyorlar, ara sıra İstanbul‘ a yeni gidip gelmiş yada iş için orada bulunmuş insanlarla da karşılaştım herkesin ortak görüşü : “İstanbul, amazing city! ”
Yukarıdaki resim townun içinden aşağıdaki resimde o hep oturduğumu söylediğim yerden. Gerçi resimlerle anlatılacak gibi değil ve gerçekten özledim .Nantucket için orda herkesin söylediği şey ise : The Little Grey Lady of the Sea…